Vergi ödemeyen sınıfın mükemmel legalitesi
“Yoksullar için vergi tahsilatı oldukça basittir. Ücret ya da maaşınızdan vergi derhal/kaynaktan ve artan oranlı tahsil edilir. Bu yüzden sadece ‘sıradan’ insanlar vergi ödüyor.”

‘Anti-Poll Tax’ adıyla bilinen vergi isyanına 200 bin kişi katıldı. Eylemlerin ardından Thatcher istifa etmek zorunda kaldı. (Fotoğraf: Neil Hester)
Uğur Zengin
ugurcze@gmail.com
Kapitalizm, 1960’lı yıllarla birlikte tökezlemeye başladığında egemen sınıf iki yönlü bir strateji izledi: Sermaye vergi indirimi, devlet desteği, yeni pazarlar peşinde koşarken işçi sınıfını ağır saldırı altına aldı. Bu, şaşırtıcı değildir. Kâr oranları düşerse, egemen sınıf ve devlet mekanizması geliri kendi yönüne kaydıracak şekilde güç dengesini değiştirmek için önlemler alır.
Egemen sınıflar, azaltılmış bütçe açıkları, asgari düzeyde devlet borcu ve tasarruf emreden ciddi kurallar uyguladı. Artan eşitsizlik (tekelleşme) ve yavaşlayan ekonomik büyüme vergi politikalarını doğrudan etkiledi. En tepedekilere uygulanan vergi politikaları ile en alttakilere uygulanan vergi politikası bugün, bu yüzden tamamen farklıdır. ‘İktisat’ bilimi nasıl, yansız, sınıfsız bir mühendisliğe dayalı teknik kurallar bütünü olarak pazarlanıyorsa vergi politikaları ve muhasebe sistemi bundan nasibini almıştır. Bugün uygulanan vergi politikaları da muhasebe sistemi de işçiler elinden çıkmadı. Onlar tarafından kontrol edilmedi. Bu karmaşık yapı işçiler aleyhine çalışıyor.
Thomas Piketty, dünyanın en büyük 10 şirketini inceledi ve 1970 yılında bu şirket CEO’larının gelirinin işçi ücretlerinin 49 katı olduğunu hesapladı. 2000 yılına gelindiğinde bu oran 2 bin 173’e 1 gibi astronomik bir seviyeye ulaşmıştı. Alttakiler kaybederken -ki bu nüfusun en az yüzde 90’ına tekabül ediyor- CEO’lar kazanıyordu.
1980 sonrası neoliberal çağ kamu harcamalarının kısılmak istendiği, kamusal olanın tasfiye edildiği bir çağ oldu. Örneğin, Britanya’da uygulanmak istenen ‘baş vergisi’ne karşı çıkan isyan Margaret Thatcher’ın ‘baş vermesi’ne neden oldu. İstifa etti ve kenara çekildi. Yıl 1994… İşçi sınıfı hareketi zayıfladı 22 yaşında ve ince yapılı, Stafford’un sakin bir banliyösünde ailesi ve kardeşiyle yaşayan Adele Cooper isimli kadın, belediyeye olan 400 poundluk vergi borcu yüzünden hapse giren 1100 kişiden biriydi. Birminghamlı bir Avukat Richard Wise ile iletişime geçti. Wise, Cooper’ın davasını yüksek mahkeme yargıcına götürdü. Yargıç, yasal hapis cezası konusunda bazı şüpheler olduğuna karar verdi ve serbest bırakılmasını emretti. Bir ücretli 400 poundluk vergi borcu yüzünden 67 gün hapse tıkıldı.
Dünyanın en büyük ‘demokrasisi’nde bunlar olurken, dünyanın en büyük ekonomisinde ne oldu?
Yıl 2021… Dünyanın en büyük 100 şirketinden 19’u hiç vergi ödemedi. Bunun dışındaki şirketlerin pek çoğu yüzde 10’dan düşük vergi oranlarına erişti. Örneğin ABD’li telekomünikasyon tekeli AT&T, 29.6 milyar dolarlık kazanç elde etti. Holding vergi ödemek bir yana, 1.2 milyar dolarlık vergi iadesi aldı. Yasal mıydı, evet. Charter Communications 6 milyar dolarlık kazancına sıfır vergi, 12 milyon dolarlık vergi iadesi aldı. AIG, 9.8 milyar dolarlık kazancına karşılık vergi ödemedi. 216 milyon dolarlık vergi iade edildi.
ABD’de kurumlar vergisi oranı 2017’de yüzde 35’ti. Büyük şirketler için bu oran yüzde 21’e düşürüldü. Ancak kağıt üstünde. Amazon 2021’de yüzde 6.1, ExxonMobil yüzde 2.8, Microsoft yüzde 9.7, JP Morgan yüzde 5.9, Ford yüzde 1, General Motors yüzde 0.2, Chevron yüzde 1.8, Bank of America yüzde 3.5, UPS yüzde 9.9, FedEx yüzde 4.2, MetLife yüzde 1.3, Merck yüzde 4, Nike yüzde 5.9, Coca-Cola yüzde 7.1 oranında vergi ödediler. Bu şirketlerin 2021 yılında yıllık geliri 35 milyar dolar ile 1.9 milyar dolar arasındaydı. Bu karne, Trump’ın işçi sınıfına karşı yürüttüğü küresel saldırının karnesidir. Türkiye’de de durum benzer. Sermayeyi vergiden arındıran kişi Erdoğan oldu. 2009’da çıkardığı teşvik yasası, kamulaştırma ve özelleştirme programları, vergi denetiminin fiilen yapılamıyor olması…
Institue On Taxation and Economic Policiy (ITEP) çalışması, bizzat yasaların sıfır vergili şirketleri yarattığını ortaya koyuyor. Birincisi, şirketlerin düşük vergi oranları çeşitli tanıdık vergi indirimlerine dayanıyor. Şirketlerin büyük bölümü vergilerini önemli ölçüde azaltmak için yönetici hisse senedi opsiyonları için vergi indirimi kullanıyor. Ya da ‘kutsal’ muhasebe sisteminin açtığı alan değerlendiriliyor. Amortisman bedelleri şişiriliyor ve vergi düşürülüyor. İkincisi, koronavirüs pandemisi etkilerine karşı koyabilmek için çıkarılan yasalara dayanılıyor. Dolayısıyla şirketlerin sıfır vergi vermesi ya da ‘vergi alacaklısı’ olması kendileri için mükemmel derecede legaliteye dayanıyor.
Ancak bu yol ve yöntemler bile buz dağının görünen kısmı. David Cay Johnston’ın “Perfectly Legal” çalışması yalnızca zengin insanların kullanabildiği sinsi vergi hilelerini anlatıyor. Kongrenin hayata geçirdiği ‘yasalar’ şu önek sonucu doğuruyor:
Şirket patronu için Boeing 737 Business Jet’inin lüksünde uçmak, ticari bir uçağın orta koltuğundan genellikle daha ucuz. Vergi kurallarına göre, yöneticiler bir şirketin kurumsal jetini kullanmak için hiçbir şey ödemiyor. Örneğin New York’tan Paris’e bir uçuş için 500 dolar. Ancak böyle bir seyahat bir şirketin hissedarlarına en az 30 bin dolara mal olur ve bu hissedarlar bu masrafları vergi beyannamelerinden düşebildikleri için, gerçek maliyetlerin çok çok daha azını üstleniyor.
Ya da örneğin 2002’de zenginler neden hayat sigortasına hücum etti? Vergileri düzenleyen yasalardaki boşlukları kullanarak mirasçılarına vergisiz olarak onlarca hatta yüzlerce milyon dolar aktardığını keşfetmişlerdi.
Tüm bu karmaşıklık ve vergi teknikerliği zenginlere yarıyor. Oysa yoksullar için vergi tahsilatı oldukça basittir. Ücret ya da maaşınızdan vergi derhal/kaynaktan ve artan oranlı tahsil edilir. Tüketiminizden alınan KDV ya da ÖTV doğrudan kesilir. Bu yüzden sadece ‘sıradan’ insanlar vergi ödüyor. Bütün bu program ve yasaları, tam da şirketlerin ve sermayenin lehine olacak biçimde siyasal alandan sıyırmak durumu meşrulaştırmaya yarıyor. Altını çizelim, yasal olan her şey adil ve meşru değildir. Trump, Erdoğan ya da Thatcher, sermayeyi nasıl legal yollarla vergiden arındırmışsa, bugünün vergi verenleri de bu durumu ancak siyasal mücadele ile tersine çevirebilir.
Evrensel'i Takip Et